YA PANDEMİ ÖNCESİNE HİÇ DÖNEMEZSEK? – HİSTERİ ETKİSİ

Son 100 yılın en büyük salgınıyla karşı karşıya kaldık. 1 yıldan kısa sürede 100 milyon kişiye bulaşan bu hastalık bizi ve etrafımızdaki herkesi değiştirdi.

     Buraya kadar yaşananlar daha çok insanlarda üzerinde değişimler yaratsada ekonomiye etkisi oldukça sınırlı kaldı. Ta ki kısıtlamaların başlamasına kadar.. Ülkeler arası seyahatten, sokağa çıkma yasağına kadar geniş bir kısıtlama gelmesiyle bazı sektörler kısmen veya tamamen durdu. Yaşanan kısıtlamalar sonrasında ise işsizlik oranları tüm dünyada tavan yaptı.

Dünya Bankası İşsizlik Oranları 1991 - 2020

Dünya Bankasının verilerine göre; Dünyadaki işsiz oranı 2018 ve 2019 yıllarında %5.3 iken 2020 yılındaki tahmini işsizlik %6.4 gibi bir oran olacağı öngörüyor. Bu oran son 20 yılın en yüksek işsizlik oranıdır.

Piyasalara yön veren ülke diyebileceğimiz Amerika’nın %3 seviyelerindeki işsizlik oranı, 2020 Nisan ayına geldiğimizde %14.7 olarak açıklanmıştır. Aynı zamanda bu oran Amerikan tarihinin en yüksek işsizlik oranıdır. En yüksek diyorum çünkü 1948 yılına kadar olan verilerde daha yüksek bir işsizlik oranı ile karşılaşılmamıştır.

Amerikan 1948-2020 işsizlik oranları

İşsizlik krizini önlemek adına Amerika, zarar gören sektörlere yatırım yapıp, ekonomiye destek paketleri vererek işsizliği hızla aşağı yönlü döndürmeyi başardılar. Fakat 2020 ekim ayından, içinde bulunduğumuz 2021 mart ayına kadar olan süreçte işsizlik oranı halen %6 gibi yüksek bir değerin üzerinde durmaya devam etmektedir. Yani ekonomi 2020 Nisan ayında bir şok yaşadı ve bu şokun etkisi geçtikten sonra bile işsizlik oranları şoktan önceki seviyelere dönemedi. İşte tam bu noktada bizi karşılayan terim ise histeri etkisidir.

Histeri etkisi ilk kez Oliver I. Blanchard ve Lawrence Summers tarafından 1986 yılında “Histeri ve Avrupa’nın İşsizlik Sorunu” makalesinde ele alınmıştır. Makalede 70’li yıllardaki petrol şoku ile artan işsizlik oranlarının, şokun geçmesi ardından eski seviyesine dönememesi incelenmiştir. Emek piyasasında oluşan bu işsizliğin ilerleyen yıllarda da eskiye dönemeyeceğini, oluşan yeni durumu da işsizlikte histeri olarak açıklamışlardır.

Günümüz için genel bir histeri etkisini tanımı yaparsak;

Ekonomide yaşanan bir şokun geçmesinden sonra da şokun etkisinin devam edip eski dengeye tekrar geri dönememesi diyebiliriz.

Bu tanım sanki bugünlerde yaşadığımız pandemi dönemini özetler nitelikte. 2020 yılı ardından tekrar düzelme eğilimine piyasalara rağmen işsizlik halen yüksek oranda kalması sizce kalıcı olabilir mi?

İşsizlik açısından devam edersek, fabrikada çalışan bir kişinin covid testi pozitif çıktığında, en iyi ihtimalle o kişinin çalıştığı bölüm tamamen karantinaya alınıyor. Karantina süresi boyunca üretimi aksayan işletmenin kârı düşürüyor. Kârı düşen işletme mecburen küçülmeye gidiyor ve sonucunda işsizliği arttırıyor. Bu ve benzeri sebeplerden dolayı zarara uğrama tehlikesi ile karşı karşıya kalan büyük işletmeler, insan istihdam etmek yerine üretimdeki robot sayılarını arttırmaya başladı.

Otomotivde kullanılan robot sayısı (2019)

Hazır otomotiv sektöründen söz açılmışken, dünyadaki robotların %30’u otomotiv sektöründe hizmet veriyor. Federasyonun 2019’daki otomotivde kullanılan robotları sayısını ve genel robot sayısını karşılaştıran grafikte, 10.000 çalışan karşısında ne kadar robotun istihdam edildiğini görebiliyoruz. Verilere göre her 10.000 çalışan karşısında Almanya’da 1311, Amerika’da 1287, Japonya’da 1248, Çin’de 938 robot çalışıyor. Otomotiv sektörünü elinde tutan ülkeler diyebileceğimiz bu 4 ülke de, çalışan her 10 kişiden birinin iş, aslında çoktan robota verilmiş durumda.

Burada bir yanılgıya düşüp “ya bunlar aynı işleri yapan robotlar bizim ekmeğimizde gözleri yok” diyebiliriz. Ancak durum malesef o kadar basit değil. Robotların artan yapay zekası sayesinde en basit işlerden, en karmaşık işlere kadar robotlar kullanılmaya başladı bile.

2016 yılında üretilip vatandaşlık alan ilk insansı robot olan Sophia, ürettiği sanat eserini değiştirilemez jeton olarak Türkçeleştireceğimiz NFT ortamında satışa çıkıyor. İnsanlardan ilham aldığını söyleyen Sofya, NFT sisteminde satış yapan ilk robot olmanın mutluluğunu yaşıyor.

Japonya’da Robovie adlı robot, mağaza içlerinde maske takmayan müşterileri uyarıyor, ödeme sırasındaki oluşan kuyruklara sosyal mesafeyi hatırlatıyor. Ayrıca Robovie’nin geliştiricileri bir robottan uyarı almanın, bir insandan uyarılmaya göre daha az mahçup duruma düşürüldüğünü de belirtiyor.

Örneğimize Japonya’dan devam edersek keşiş bir robot bizi karşılıyor. Japonya’daki genç keşişlere budizm dersi vermesi hedefiyle ile başlayan projedeki robot şu an 400 yıllık Kodaji Tapınağında hizmet vermeye başladı. Maliyeti 692.000 Euro olan keşiş robot, Japonca’nın yanında yabancı ziyaretçiler için Çince ve İngilizce dil seçeneklerini de sağlıyor.

Bunlar ve daha birçok robot insanların çalıştığı neredeyse tüm sektörler de faaliyetlerini arttırmaya devam ediyor ve devam da edecek gibi gözüküyor. Karamsarlığa düştüğümüz ve geçmişe özlem duyduğumuz bugünlerde, yaklaşan gelecekte de nasıl bir rol üstleneceğimizi düşünmemiz gerekiyor. Çünkü robotlar, dünyayı bizim sandığımız gibi ele geçirmeyecekler ama daha şimdiden işlerimizi şimdiden ele geçirmeye başladılar bile.

Kaynakça

Histeri ve Avrupa’nın İşsizlik Sorunu(1986)

Koronavirüs Vaka Sayıları – John Hopkins Covid Map (CSSE)

Dünyadaki işsizlik oranı – Dünya Bankası Unemployment Rate

Amerika’daki İşsizlik Oranları (1948 – 2020) – Bureau of Labor Statistics Data (bls.gov)

Uluslararası Robotik Federasyonu – 2019 Robotların otomotiv ve genel endüstri karşılaştırması

 

 

 

BENZER YAZILAR

Buz Dağı Şirketleri

Buz Dağı Şirketleri

Şimdi sizden aklınıza gelen markaları ve bu markaların şirketlerini düşünün desem. Tahminen şirket sayabilirdiniz? Burada ben soru biraz daha genişleteyim; Dünya üzerinde kaç tane faaliyetine devam eden şirket var diye sorsaydım cevaplarınız ne olurdu? Bugün için tam...

Gösteriş Tüketimi

Gösteriş Tüketimi

Tükettiğimiz tüm ürünleri, kendi isteklerimiz doğrultusunda mı tüketiyoruz, yoksa gösteriş için mi tüketiyoruz?