EKONOMİLERİ ELE GEÇİREN YABANCI PARA: DOLARİZASYON

Ekonomileri ele geçiren yabancı para: Dolarizasyon

 

Dünya üzerinde 208 civarında ülke ve 190 civarında kabul edilen farklı para birimi mevcut. Ancak bazı ülkelerin ekonomileri ve para birimleri o kadar değersiz ki marketten sakız dahi almak isteseniz, çuvalla para götürmeniz gerekiyor. Durum böyle olunca bu ülkeler ekonomilerindeki güven ve istikrarı kendi paralarından çok yabancı para birimlerini kullanarak çözmeye çalışmışlardır. Bu işleme dolarizasyon denilmektedir. Yani ülke kendi ulusal parasını kısmen veya tamamen terk edip yabancı ülke parasını kullanması olarak özetleyebiliriz. Buradan ilk anlamamız gereken sadece dolar kullanan dolarizasyon yapmış olmuyor. Ülke Ulusal para yerine Euro, Yuan, Ruble gibi herhangi farklı para birimlerini kullanıyorsa da dolarizasyon işlemi yapmış sayılıyor. Kalıplaşan dolarizasyon kavramı yerine para ikamesi olarak da literatürde geçmektedir.

Dolarizasyonun yaygınlaşması ise 1970’lere dayanmaktadır. 70 sonrası küreselleşen ekonomiler ve artan sermaye hareketleri ile ulusal paraların ülke dışında da talebi oluşmaya başlamıştır.

Türkiye açısından o döneme bakarsak
Evet 80’li yıllara kadar Türkiye’de döviz bulundurmak bile yasaktı. 1983 yılında düzenlenen kanunlarla Türk Lirasına geniş bir ölçüde serbestliği sağlanmış. Bu aynı zamanda yurtdışı paralarının da girişine ön ayak olmuştur. 1993 yılında ise sınırsız döviz alım satımı ile bu yasak ortadan kalkmıştır.

Dolarizasyon neden başladı?
Küresel ekonominin oluşmaya başlaması dışında dolarizasyon neden başladı? Ülke vatandaşları neden parasını ulusal para biriminde tutmayıp dolar euro gibi para birimlerinde tutuyor?
İlk cevap İstikrar ve güven.

1987 Kara Pazartesi (Black Monday)
1991 Körfez Krizi
1994 Meksika Krizi
1997 Asya Krizi
1998 Rusya Krizi
2001 Bankacılık Krizi ve Arjantindeki Çöküş
2008 Mortagage Krizi
2020 Pandemi Krizi gibi krizler Dünyayı etkisi altına almış, insanların kazandıkları veya kazanacakları paraların anlamını yitirmesine yol açmıştır. Özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin bu krizlerden en büyük yarayı alanlar olduğunu unutmamak gerekir. Bu nedenle insanlar paralarının değerini korumak için değerini daha sabit tutan para birimlerine geçirmeye başlamıştır.

İkinci cevap ise yüksek enflasyondur. Bir ülkede enflasyonun yüksek olması ulusal paranın satın alma gücünü doğrudan etkilemektedir. Yüksek enflasyon durumunda eğer kur sabit ise devalüasyon baskısı yaratacak, eğer dalgalı kur ise de ulusal para piyasada sürekli değer kaybedecektir. Ulusal paranın yabanca paralar karşısında değer kaybedeceği ya da devalüasyona uğrayacağı beklentisi ile daha genel geçer olan güçlü ve istikrarlı para diyebileceğimiz paralara doğru bir değişime yol açar. (Yani dolarizasyona)

Dünya üzerindeki dolarizasyonun ne yoğunlukta olduğunu, en çok işlem gören paralar grafiğiyle fikir sahibi olabiliriz. Günlük işlem paylarını gösteren bu grafikte en çok kullanınlan dolar euro ve japon yeni gibi para birimleri dışında kalan paraların payları çok düşük kalmaktadır. Özellikle 190 ülkenin parasının da dolaşımda olduğunu hatırlarsak.

Ancak bazı ekonomistler ulusal para yerine dolarizasyona geçişin sebebini ülkenin hatası olarak değerlendiriyor. Savastano’nun geçiş ekonomilerinde dolarizasyon adlı eserindeki bir demeçte;
Yabancı paranın enflasyondan korunma aracı olarak görülmesi, ekonominin finansal gelişimi ile ters orantılıdır. (Savastono, 1996).

Buna şöyle bir örnek verebiliriz; gelişmiş finansal piyasalara sahip olan bir ekonomide yüksek enflasyon ve kur ortamına adapte olacak şekilde ulusal para cinsinden likit ve yüksek getiri sağlayacak enstrümanlar sunularak yatırımcıların getirisi reel olarak korunabilir. Gelişmekte olan ülkelerin sermaye piyasaları yabancı para cinsinden varlıklar dışında enflasyonla mücadele edecek kadar fazla bir enstrüman oluşturulamamıştır. Dolayısıyla oluşan bu boşluk yabancı para yani dolarizasyonla doldurulmaktadır.

Dolarizasyonu görülme şekli olarak ikiye ayırabiliriz. Bunlar Tam dolarizasyon ve Kısmı dolarizasyon.

Tahmin edebileceğiniz üzere tam dolarizasyonda ülke kendi ulusal parasını tamamen bırakıp yabancı bir para birimini resmi olarak kabul etmesidir.

Hong Kong, Avustralya, Bahama, Fiji, Tayvan, Ekvador, Zimbabve, Guam, Virgin Adaları,

Kısmi Dolarizasyon ise yüksek enflasyon ve belirsizlik ortamında ulusal paranın olası değer kaybından korunmak amacıyla ulusal para yerine yabancı para cinsinden finansal varlıkları tercih etmesi diyebiliriz. 1995 yılında kısmı dolarizasyonu Yüksek Derecede ve Ilımılı derecede dolarizasyon sürecinde olan ülkeler olarak ikiye ayırmıştır.
Türkiye üzerinden incelemeye devam edersek 1985 yılından 2001 yılına kadar ki dolarizasyonun sürekli artışını gözlemleyebiliriz.

2001 Bankacılık krizi sonrası dolarizasyon tepe noktasından 2008 yılına kadar düşüş yaşamıştır. 2010 yılında %30’un altına kadar düşmüş ancak 2011’den günümüze doğru enflasyon, finansal risklerin artışı, özellikle döviz kurunun yükselişi ile dolarizasyon hızlanmıştır. 12.03.2020 tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez bankasının son paylaştığı para banka istatistiklerinde güncel oran %54’dür

Sonuç

Sonuç Türkiye ekonomisinde Dolarizasyon olgusu artarak devam etmekte. Türk Lirasını dolar, euro, altın gibi likit varlıklarda tutulmasını önlemek için Türkiye’nin para politika araçlarını daha etkin ve gelişmiş kullanmalıdır. Ayrıca yabancı yatırımcısının Türk Lirasındaki güven kaygısını olabildiğince azaltmalıdır.

BENZER YAZILAR

Buz Dağı Şirketleri

Buz Dağı Şirketleri

Şimdi sizden aklınıza gelen markaları ve bu markaların şirketlerini düşünün desem. Tahminen şirket sayabilirdiniz? Burada ben soru biraz daha genişleteyim; Dünya üzerinde kaç tane faaliyetine devam eden şirket var diye sorsaydım cevaplarınız ne olurdu? Bugün için tam...

Gösteriş Tüketimi

Gösteriş Tüketimi

Tükettiğimiz tüm ürünleri, kendi isteklerimiz doğrultusunda mı tüketiyoruz, yoksa gösteriş için mi tüketiyoruz?